İlüstratör : Murat Turan

Değerli ve de muhterem okuyucularımız, bu ay sizlerle hatun kişilerin anlaşılması güç hal ve tutumlarından bahsedecek ve böylesi durumlar kaşısın da yapılabilecek manevraları inceleyeceğiz.
Efendim, biliyorum bizler genel anlamda gayet munis pamuk mizaçlı, yumuşacık ses tonlu, iyi niyetli, güler yüzlü hanımlarız... Fakat kabul edelim bazen, arada sırada, çok çok nadiren de olsa aksilenmek mi desek yoksa serzeniş mi desek bilemeyeceğimiz durumlar da olabiliyor. İşte onlardan bazıları:


Naz: Genel olarak hanımların fıtratında bulunan ve her yaş evresinde görülebilen bir özelliktir. gönlü olsa dahi istemiyormuş gibi davranma halidir. "İstemem yan cebime koy" sözünün fiile dökülmesi olarak da açıklanabilir. Hemcinsler arasında olabileceği gibi daha çok karşı cinse yapılır. En fazla evlenme niyeti dönemleri ve evliliğin ilk zamanlarında sıklıkla karşılaşılır. Her ne kadar kadına naz, erkeğe niyaz yakışsa da abartılması aşık usandıran bir tutumdur. Kararında yapılması halinde şerbet denilip içilen, kadın fıtratından gelen bir ağırdan alma davranışıdır.

Trip: Daha çok yirmili yaşlarındaki genç hanımların tutulduğu, manevi bir virüsün yol açtığı "tribal enfeksiyon"dur. Nazdan bir kademe daha ileridir. İlgi çekmek, rutinliği bozmak gibi durumlarda çare olarak başvurulan hafif gerilimli ancak kısa sürmesi muhtemel bir süreçtir. Ciddi bir sebep gerektirmek, genelde alınganlık olarak tanımlanır. Trip, "Neyyyyse", "Yok bir şey", "İyi tamam" gibi ucu açık cümlelerle kendini belli eder. Bu tür sözlerden sonra hanımlarda sonu belirsiz bir sessizlik hali vuku bulur. bu sessizlik fırtınadan önceki sessizlik olarak algılanmalı ve hemen bir çözüm bulunmalıdır. Tribi layıkıyla yapabilmek kadının zekasıyla doğrudan iniltilidir. Çünkü trip şiddeti, karşısındaki kişinin çekme ve kaldırma gücüne göre ayarlanmalıdır. İlk zamanlardaki tripler bir nevi araba almadan önceki deneme sürüşüne benzetebiliriz. Nasıl ki araca yüklenmek motoru şişirip bağırtırsa, karşıdakine aşırı yüklenmek de kişide aynı etkiyi yapacaktır. Bu sebepten yüklenme dozu iyi ayarlanmalı, tripler "tatlı sert" oranını aşmamalıdır.

Kapris: Trip sessiz bir tepkidir ancak kapris sessizlik gerektirmemesiyle tripten farklıdır. yirmi beş ile otuz beş arası yaşlarda sıkça karşılaşılan bir nevi huysuzluk durumudur. Kapris yapan hatun kişilerin genellikle bir alanda çok iyi olduklarını görürsünüz. Mesela çok güzel olmak, yüksek bir makam-mevki sahibi olmak yada toplumda üstün yada nadir görülen bir özelliğe sahip olunması gibi sivrilen özellikler kaprisi tetikler. Hatun kişilerin olduğu her alanda, iş yerinde hele de işveren yada yönetici konumundaysa, evde, hemcinslerine ya da karşı cinse karşı olmak üzere çok yaygın olarak görülebilir. Beğenmeme, memnuniyetsizlik, hoşnutsuzluk gibi sebeplerden başlar, mükemmelliyetçilik arayışı ve dediğini yaptırma ile devam eder. 

Kapris yapan tarafın sesinde yükselme olmaz ancak konuşma tarzı itibariyle bir havalılık, bir burjuvazilik göze çarpar. Sık yapılırsa, karşı taraftan iyi bir ayar yemek olasıdır. Yalnız kapris aralığı arttıkça da nadiren yapılan bir eylem olarak kabul edilir ve tadını çıkartmak için şiddeti arttırılır. Az şiddetle sık da yapılsa, yüksek şiddetle nadiren de yapılsa peygamber sabrı gerektiren bir davranıştır. Maruz kalanlar bir süre sonra yeşil reçeteye ihtiyaç duyabilir.

Atarlanmak: Sözlü düelloda sinirle çıkışmak yada çemkirmek gibi fillerle tansiyon yükseltme olarak tanımlanır. Kanın beyne sıçraması durumlarında sakinliğini koruyamayan hanımların başvurduğu nahoş bir davranış biçimidir. Yaştan öte görgü ve ahlak ile alakalıdır. Sık yapılması durumunda doğabilecek sonuçları görmek dahi istemeyiz.

Dırdır Etmek: Daha çok elli yaş üstü hanımlarda görülen, hoşlanılmayan durumlar karşısında tepki olarak biteviye konuşmak, mevcut konuyu kapatmamak ve dahi alakasız uzantılarla ilintilendirerek dallandırıp budaklandırmak eylemidir. Örneğin dırdırlanma hareketi elli yıllık evliliği olan bir çift arasında vuku bulmuşsa, konu bir süre sonra adım adım geriye giderek görücüye geldikleri güne kadar uzayabilir. Ses desibeli dırdırlanma sırasında iniş çıkış göstermez. Bu sabitlik bir süre sonra karşıdakinin önce alışmasına sonra beyin, beyincik ve beyincik soğanının uyuşmasına yol açar, hatta bir süre sonra uyku dahi getirebilir. Dırdır etmek östrojen hormonunun bir bonusu olarak da kabul edilebilir. Dakikada tüketilen kelime sayısı her kadında çeşitlilik gösterir.

Küsme: Pasif direniş şeklidir. Dırdırın tam olarak zıttıdır, karakter atmak olarak da bilinir. Kırılma sonucunda olabileceği gibi küçük konulara karşı da görülebilecek darılma halidir. Bir nevi soğuk savaştır. Her yaş grubu hanımlarda görülebilir, çocuk yaşlarda orta parmağı işaret parmağının üzerine konularak küsülecek kişinin bozması beklenir, üstteki parmağın indirilmesi fiilen küsmenin start alması anlamını taşır. Küsme de prensip olarak konuşulmaz. Bakışların bile çevrildiği, yolun değiştirildiği, karşısındakinin yok sayıldığı bir tutumdur. Asık bir yüzle de küsme durumu iyice pekiştirilir. Karşı tarafa önceleri başını dinleme fırsatı verse de ilerleyen zamanlarda can sıkıcı bir hal alır, öldürmez ama süründürür. Konunun önemi üzerinden durulmaksızın küslük fazla uzatılmadan hal çaresine bakılmalı ve o gönül alınmalıdır. Zira o suskunluğun devamında devasa bir patlama gelebilir.

Tavır Almak: Tüm diğerlerine göre en şahsiyetli ve karşıdaki tarafından dikkate alınan davranıştır. Olgun, oturaklı ve ağır hanımlarda görülür. Basit mevzulara papuç bırakılmaz. Bir hanım eğer tavır aldı ise konunun ciddiyeti yüksektir. Tanımlaması "Hiçbir şeyin eskisi gibi olmaması"dır. Gerektiği kadar konuşulur, yapılması zorunlu işlerde eksiklik olmaz ancak hanımefendinin tatsızlığı her şeyde ve her şekilde kendini hissettirir, mesafeler konulmuş setler çekilmiştir. Şuuru yüksek, asıl bir protestodur, layıkıyla yapabilenlerin alnından öpmek gerekir. Barışması meşakkatlidir.

Peki, yukarıda yazdığımız bu ahval ve şeraitler başa geldiğinden ne yapmak gelir diye düşünmemek elde değil... Aslında bahsettiğimiz her bir tutum kendi çaplarında küçüklü büyüklü krizlerdir. En güzel kriz yönetimi krizin hiç çıkmamasını sağlamak, böyle sonuçlara müsaade etmemektir. Herkese "güller gibi geçindiğiniz, huzurlu bir ömür" diliyorum. muhterem okuyucularımız...

Yoktur mümine hanımlara bu hallerden eser,Bizlerde kapris, dırdır, küskünlük ne gezer.Zarafetimiz, nezaketimiz ülke sınırlarını aşar,Çok gerekirse veririz inceden ayar...

Makale Semerkand Aile Dergisinin Mart 2014 (102. Sayı) sayısından alıntıdır. Yazarı Ayşenur Uslu'ya teşekkür ederiz.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Top